Tano Müziği ile ilgili Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi’nin Temmuz 2019 sayısında yayınlanmış olan Bahar Sarıboğa‘nın çalışması “Tango Müziğinin Tarihsel Süreci ve Türkiye’de Tango Müziğine Genel Bir Bakış” farklı kaynaklardan faydalanılmış çok değerli bir akademik çalışma… Sizlerle çalışmasının Türkçe kısmını paylaşmak istiyoruz.
Türk Tango Müziğine Genel Bir Bakış
On dokuzuncu yüzyılın sonlarında kayıt ve ses teknolojisinin ortaya çıkmasıyla birlikte müzik alanında yeni bir döneme girilmiştir. “Sigmund Weinberg’in İstanbul’a 1895’te ilk defa getirdiği fonografın ardından yerli kayıtlar başlamıştır. İstanbul’da 20. yüzyılın başından itibaren önce fonograf, ardından da yerli ve yabancı gramofon mağazalarında çeşitli silindir ve plaklar satışa sunulmuştur. İstanbul’daki ilk kayıtlar 1900 yıllına ait olup yaklaşık beş bin civarında olduğu bilinmektedir” (Alimdar, 2016: 235).
Tango, Avrupa’da yaygınlaştıkça etkisi Türkiye’de de hissedilmeye başlanmıştır. ”Tangonun bir müzik türü olarak Türkiye’de tanınması gramofon ve taş plakların yaygınlaşması sonucu Arjantin ve Fransa’dan gelen plaklar sayesinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla ilk tangolar bu müzikler eşliğinde yapılmıştır” (Tül Demirbaş, 2017: 169). “Tango, Türkiye’ye Cumhuriyet’in ilanından sonra yetmiş sekiz devirli taş plaklarla girmiştir. Gerardo Mathos Rodriquez’in La Cumparsita adlı ünlü tango eseri Türkiye’de hızla tanınmaya başlamış ve birçok düğünde gelin ve damat için ilk dans parçası olarakçalınmıştır” (Narter, 2016: 44).
Türkiye’de tango, toplumdaki batılılaşmanın müzik üzerindeki etkisi olarak ortaya çıkmıştır. “Atamert’e göre tango, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni görüntüsünü temsil etmek için, özellikle cumhuriyetin kuruluş yıldönümü kutlamalarında bulunan yabancı konuklara, Türkiye’nin modernleşme sürecinin başarısını kanıtlamak çabasıyla resmi müzik haline getirilmiştir. Çağdaşlaşma sürecinde olan yeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin inşasında, küresel bir malzeme olan tango, yerelleştirilerek kullanılmıştır” (akt. Aydınoğlu, 2011: 11).
Türkiye’de tango, dans müziği olmanın ötesinde öncelikle bir şarkı olarak kabul edilmiştir. Arjantin tangosunun aksine çalgısal müzik olarak örnekleri yok denecek kadar azdır. Ancak Muhlis Sabahattin Ezgi tarafından solo piyano için yazılan Tango Türk adlı eser plağa kaydedilmiş ilk özgün çalgısal eser olarak bilinmektedir. Türkçe tangoların yorumcuları genellikle kadınlar olmuştur. Plak kayıtlar da kadın yorumcular tarafından seslendirilmiştir. İlk sözlü Türkçe tango çalışmaları yabancı tango melodilerine Türkçe sözlerin yazılmasıyla kendini göstermiştir.
“Fransa’da konservatuvar eğitimi gören ilk kadın sanatçılardan biri olan Afife Hanım fokstrot, çarliston, tango gibi dans ritmindeki ezgileri Türkçe sözlerle yeniden yorumlamış, ilerde aranjman deyişiyle karşılanacak bir akımın ilk temsilcilerinden olmuştur. 1931-32 yıllarında Suzan Lütfullah Hanım Almanya stüdyolarına, Alman orkestralarının eşliğinde yapmış olduğu Türkçe sözlü kayıtlarla Afife Hanım’ın açtığı yolda örnekler vermiştir (Ünlü, 2016: 277, 281).
“Toplumun değişim sürecinde fazlasıyla etkin olan yenilikçi besteciler, çok sesli müzik üretmeye başlamışladır. Aralarında operalara ve düetlere rastlamak son derece olağandır. İlk tango solistlerine baktığımızda, Süreyya Opereti’nin en önemli solistlerinden biri, son derece güzel sesli Afife Hanım göze çarpar. Afife Hanım, Gül Tango, Şivekâr ve Sevda isimli tangoları plağa okur (1930). Bu üç tangonun önemli ve ortak özelliği Avrupalı müzisyenlerce bestelenmiş ve besteye Türkçe sözler yazılmış olmasıdır. Dönemin bir başka kilometre taşı, Galatasaray Lisesi’nin izci öğrencileri tarafından 1927 yılında kurulan ve adını izci ve caz sözcüklerinin ilk hecelerinden alan İzcaz orkestrasıdır. Orkestra şefi ve keman sanatçısı, Mavi Gözler isimli tangonun da bestecisi Müfit Hasan tarafından kurulan ve iki keman, üç viyolonsel, akordeon, iki banjo, gitar, piyano ve davuldan oluşan orkestra, 1933 yılından dağılışına kadar altı yıllık zaman diliminde tango kayıtları yapmıştır”
( Narter,2016: 203).
Afife Hanım (Tanyeli) 1901 yılında İstanbul’da doğdu. Okul yıllarında sesi güzel olduğu için müsamerelerde şarkılar söyleyerek dikkatleri çekmiş ve Cumhuriyet Hükümetinin eğitim amacıyla yurt dışına gönderdiği ilk öğrencilerden biri olmuştur. Paris’te Ecole Normal De Musik’de eğitim gören ilk ve tek Türk kızıdır. Lirik soprano bir ses rengine sahiptir (Ünlü, 2016: 499).
1920’li yılların sonlarına doğru söz ve müziği Türk besteciler tarafından yazılan tangolar ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan Türk tangosunun üç temel taşı; Necip Celal Andel, Fehmi Ege ve Necdet Koyutürk olarak bilinmektedir. İlk Türkçe sözlü tango ise 1928 yılında Necip Celal Andel tarafından yazılan Mazi’dir. “Sözlerini Necdet Rüştü Efe’nin yazdığı Mazi, 1930- 31 yıllarında, o günlerde bir konservatuvar öğrencisi olan Seyyan Hanım (Oskay) tarafından plağa kayıt edilmiş, ardından
Fehmi Ege tarafından bestelenen Mehtaplı Bir Gecede isimli bir tango da yine Seyyan Hanım tarafından plağa kayıt edilmiştir. Neticede Seyyan Hanım, Türkçe tangoları ilk seslendiren kadın solist olarak tarihte yerini almıştır” (Erağan, 1994: 86). “Viyolonist, orkestra şefi ve besteci kimliğiyle Fehmi Ege (1902-1978), gerek tangoları, gerekse tango dışı besteleriyle, Ankara ve İstanbul radyolarında kurduğu tango orkestralarıyla yaptığı bant kayıtlarıyla, Türkiye’de Batı
müziğinin yerleşmesinde önemli rol oynamıştır” (Narter, 2016: 203).
“İlk Türkçe sözlü tango Mazi, 1932 yılında yayınlandığında gördüğü olağanüstü başarıyla, eğlence hayatına yıllar yılı sürüp gidecek bir dans türükatılmıştır. Denebilir ki; hiçbir popüler müzik akımı Türkçe sözlü tangonun sağladığı başarıyı sağlayamamış, uzun ömürlü olamamıştır. Türk tangosu, bütün yenilikçi çaba ve yaklaşımların üstüne çıkmıştır. Kadın ve erkeği gündelik hayatta yan yana getirmenin yollarını bulmaya çalışan Cumhuriyet yönetimine, hiçbir şey tango kadar yardımcı olamamıştır. Henüz kendine ait bir kent eğlence geleneği ve dansını yaratamamış Türk toplumu, tangoyu kolaylıkla benimsemiştir. İlk yıllarından itibaren cumhuriyet baloları, resmi davetler, nişanlar, düğünler tangosuz açılmaz olmuştur. Kadın ve erkek aynı topluluk içinde, el ele, diz dize olabilmiştir. Plak firmaları başladıkları tango plakları üretimini 1965’e kadar kesintisiz sürdürmüştür. Yüzlerce yerli tango kaydının yanı sıra Arjantin, Fransız, Alman, Rus, Yunan tango plakları ithal edilerek piyasalara sunulmuştur” (Ünlü, 2016, 341-342).
Bazı tangolar Avrupa’da kabul görmüş konserlerde, radyolarda yayımlanmıştır. Necip Celal tarafından yapılan çalışmalar uluslararası nitelik kazanmış, yazdığı bazı eserler başka ülkelerin müzisyenlerine adandığı görülmüştür. Nedim Erağan buna ilişkin bir anısını şu şekilde ifade etmektedir:
“1991 yılı mayıs sonlarında Arjantin’in ünlü orkestrası Raull Garello ve tango sözü yazarı, Arjantin National Tango Akademisi Başkanı Horacio Ferrer ülkemize geldiler; Ankara konserlerinden sonra İstanbul’da da dört konser verdiler. Dans ikilisi tangonun en güzel örneklerini bizlere sundu. Beraber olduğumuz günlerde kendilerine bazı Türkçe tangoların notalarını verdim. İki gün sonraki son konserlerinde bu tangolardan birinin yepyeni düzenlemesi ve İspanyolca sözleri hazırdı. Bu Necip Celal’in ünlü ‘sevdim bir genç kadını’ sözleri ile başlayan Özleyiş tangosuydu. Horacio Ferrer tangoya yeniden İspanyolca sözler yazdı. Artık Türkçe tangolarımız da tangonun anayurdu Arjantin yolundaydı (Erağan, 1994: 89-90).
Tangoların sözleri, ya bestecileri tarafından ya da çoğunlukla amatör şairlerce yazılmıştır. Bunlar arasında en göze çarpan isim, Bedri Noyan’dır. O zamana kadar Türk toplumunun geçmişinde çok önemli yer tutan geleneksel müzik, yenilikçi eserlerde de kendini göstermiştir. Müzik yakından incelendiğinde, sanatçıların geleneksel müzikten de etkilendiği görülmüştür (Narter, 2016: 204).Türkçe tango bestecileri; Fehmi Ege, Necip Celal Andel, Necdet Koyutürk,
Kadri Cerrahoğlu, Mustafa Şükrü Alpar, Ziyaettin Sarıkartal, Hüsrev Akıska, Ferdi Daryal, İbrahim Özgür, Faik Bereket, Nusret Rıfkı, Selmi Andak, Engin Ege, Erdener Koyutürk, Özdener Koyutürk ve Hadi Asitanelioğlu’nu örnek olarak verebiliriz.
Nota yayıncılığı sayesinde bestecilerin Türkçe tango eserleri çoğunlukla piyano eşlikli olarak yayınlanmıştır. “1930’larda basılmış Türkçe tangolar Şamlı İskender Kutmani- Musiki Alatı ve Nota Neşriyat Evi, Jorj D. Papajorjiu Yayımı gibi yayınevlerinin yayımladığı notalarla müzik kültürümüze çok hizmet etmiştir” (Erağan, 1994:122-123).
“İlk tango şarkıcılarının plaklarıyla Türkçe tangolar bütün Türkiye’de yayılmıştır. Seyyan Hanım, Mahmure Hanım, Birsen Hanım, Seyyide Poroy ilk plakların büyüleyici sesleri olmuşlardır. 1970’li yılların sonuna kadar gelen bu isimlere Celal İnce, Saime Şengil, Saime Kentmen, Bedriye Tüzün, Nezahat Onaner, Şecaattin Tanyerli, Yaşar Güvenir, Zehra Eren, Erol Büyükburç, Necla İz, İbrahim Solmaz, Nevzat Yalaz, Aydın Esen, Ayten Alpman, Esin Engin, Mefaret Atalay, Zeki Müren,
Ayla Büyükataman, Tülin Yakarçelik gibi ses sanatçıları katılmıştır” (Akgün, 1993: 110-111).“Türkiye’nin ilk ve en önemli bandoneon müzisyeni Orhan Avşar (1917-1974), Türkiye’de Arjantin tangosunun simgesi sayılır. Tipik Orkestra adıyla Orhan Avşar’ın kurduğu bu orkestra, Türkiye’nin ilk Arjantin tango orkestrası olarak tarihte yerini alır. Yeni açılan İstanbul Radyosu’yla birlikte başlayan orkestranın programları, Orhan Avşar’ın vefatına kadar sürmüştür” (Narter, 2016:
205, 206). Arjantin tangolarının solisti ise Selçuk Kaskan olarak bilinmektedir. “1950’lerden itibaren dünyadaki popülerliğini kaybetmesine paralel olarak tango, Türkiye’de de önemini yitirmiş, 1990’lı yıllardan itibaren yeniden gündeme gelmiş ve özellikle son yıllarda popülerlik kazanmaya başlamıştır” (Aydınoğlu, 2011:
11). Nedim Erağan başkanlığında Tango Dostları Derneği kurulmuştur. “1979’da gerçekleşen bu dernekleşme faaliyeti, Türkiye’de tango kültürünün gelişimi içinde sayılması gereken kilometre taşlarından biri olmuştur. Tango severler, İstanbul Radyosu karşısında küçük bir daire tutarak örgütlenmişlerdir. Türkiye’deki tango kültürünün geliştirilmesinin yanı sıra, Türkçe tangoların korunması ve yaşatılması amacıyla söyleşiler, konferanslar, konserler, geceler gibi çeşitli
etkinlikler düzenlenmiştir” (Narter, 2016: 207-208).
Türkiye’de tango günümüzde bazı solistler tarafından yeni yorum, düzenlemelerle tekrar canlandırmak amacıyla çalışmalar yapılmakta, stüdyo kayıtlarıyla, konserlerle, tango geceleri ve festivalleriyle yeniden icra edilmektedir. Ayrıca Türkiye’de Band-o-neon, Tang-Esta, Tango+ gibi çeşitli tango toplulukları oluşmuştur. “Türkiye’de tangonun kilometre taşları arasında, 1982-2013 yılları arasında TRT Radyo 3’de otuz bir yıl boyunca kesintisiz olarak hazırlayıp sunduğu açıklamalı Arjantin tango müzik programıyla ömrünü Arjantin tango müziğini tanımaya ve tanıtmaya adayan ve halen bu misyonunu sürdüren Fehmi Akgün ismini saymak gerekir” (Narter, 2016: 209).
Günümüzde hala çeşitli radyoprogramlarında tango programları hazırlanıp sunulmaya devam edilmektedir.
Galatasaray Lisesi dans orkestrası: İz-Caz (Kaynak Gökhan Akçura)
SESLENDİREN: BAHAR SARIBOĞA
Ahenk Müzik / Hadi Asitanelioğlu Tangoları / 2019
http://ahenkmuzik.com.tr/
https://www.facebook.com/AHENK-M%C3%9… https://twitter.com/ahenkmuzik
https://www.instagram.com/ahenkmusic/
Söz , Müzik: Hadi Asitanelioğlu
Ortaç Aydınoğlu – Bandoneon ,Akordeon
Hüseyin Kemancı – Keman
Neyzen Özsarı – Kontrbas
Ozan Sarıboğa – Piano
Bahar SARIBOĞA Dr. Öğr. Üyesi, Ordu Üniversitesi, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, Müzik Bölümü, Ordu, Türkiye. Kaynakça
Akgün, F. (1993). Yıllar Boyunca Tango 1865-1993. İstanbul: Pan Yayıncılık.
Akgün, F. (2002, 12 Mayıs). Tangonun Büyülü Sesi Bandoneon. Cumhuriyet Gazetesi, URL: http://www.tangopedi.com/tangonunbuyulu-sesi-bandoneon/
Alimdar, S. (2016). Osmanlı’da Batı Müziği. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Aydınoğlu, O. (2011). Toplumsal Cinsiyet Rolleri Açısından Tango’nun Diyalektiği. Porte Müzik ve Dans Araştırmaları Dergisi, 2(3), 1-12.
Clarke, D. (Ed.) (1989). The Penguin Encyclopedia of Popular Music. Viking: London.
Erağan, N. (1998). Tramvaylı Günler ve Eski Tangolar. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
Hess, R. (2007). Tango. Işık Ergüden (Çev.). Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.
Narter, Y. (2016). Tango Böyle Bir Şey!. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Savigliano, M. E. (2004). Tango Tutku’nun Ekonomi Politiği.
Serdar Aygün (Çev.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Tül Demirbaş, A. (2017).
Milonganın Eşik Bekçileri: Tango DJ’leri, Sosyoloji Dergisi 38 (1), 163-178. URL:http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/49508/001525816006.pdf?sequence=1&isAllowed= Ünlü, C. (2016). Git Zaman Gel Zaman. İstanbul: Pan Yayıncılık.